Bir koşma masalı
Yıllar yıllar önceydi , çok önceleri , hatta şimdiki zaman göre 20.yy’da kalan
günlerde at yarışlarına merak salmıştım
. O günlerde “ At
koşar , baht kazanır “ şiarı üzerinden zamanızımızın bir kısmını
dostlarımla beraber bu sosyal aktivite üzerinden geçirir olmuştuk . Ulu
önderimizin “ At yarışları modern toplumlar içişn sosyal bir ihtiyaçtır “
cümlesinden de feyz ile . Gençlik işte J
Henüz o günlerde “ Geronimo Koşar İyilik Kazanır” ya da “ Geronimo
İyilik Peşinde Koşar” icad olmamıştı .
Koşuyla münasebeti at yarışları
üzerinden bağlamak kiminize garip gelebilir ama , aynı günlerde çok sevgili
dostum Mustafa Genç’in özel gayretleri ile Belgrad ormanın da her hafta sonu düzenli olarak da koşmaya
başladık , yıl sanırım 1999’du . Her hafta sonu sabahı sektirmeden herbirimizi
kapımızdan tek tek toplar bizi Belgrad ormanlarına taşırıdı . Önce
Belgrad Neşet Suyu alanında koşu kahvaltı , sonra yol üstünde at yarışı o
dönemin ritüeliydi . Uzatmayalım kısa süre sonunda atın üzerindeki iki ayaklı yaratıkların bu
güzel oyuna olumsuz katkılarını hissedince bu zevki sonlandırdık . Ama bana
geriye buralardan kalan alışkalık ile koşmak
harika bir miras olarak kaldı .
İlk Avrasya Maratonu ve Halk Koşusu
İlk İstanbul Maratonu koşlarına
da bu süreçten birkaç yıl sonra kızımın doğudu yıl , hatta günlerden kısa süre sonra 2003 yılında halk koşusu ile katılmışım . Ogün ve Haydar
ile Taksim Anıtı önündeki hatıra fotoğrafımızı
yıllar sonra 2010 da bu defa
Dolmabahçe’de tekrarlamıştık çünkü oradan biliyorum . Ha o yıllarda halk koşusu Mecidiyeköy
üzerinden , Şişli istikameti ve Elmadağ üzerinden Taksim merydanında
tamamlanırdı. Bence daha güzel bir parkurudu – Köprü sonrası Zincilikuyu
rampasını saymazsak tabi -
O yıllar koşuların farklı bir manası olduğunu
bilmediğimiz yıllardı , hatta yoktu da . Profosyoneller ve lisanslı atletler
dışında bizler için sağlıklı yaşam ve sosyal bir aktivite olmasından başka. Ha
birde içimizde ukte kalan çok isteyip de
sosyal imkansızlıklardan dolayı tatamadığımız sporcu olma , yarışma duyugusunu , anı da olsa bir madalyayı boynumuza takma duygusunun
verdiği tarifsiz hazlar dışında .
Fenerbahçeli Rambo yarışı kazanır ve ...
Ha birde şu tatlı sert anıyı da ekleyelim
tabi maratona dair ; yakın geçmişte Fenerbahçe’nin “ Rambo “ takma
adlı akli dengesi sorunlu ama genelde
sevimli bulunan bir taraftarı medyanın da gündemine oturmuştu . Bu arkadaşın
bir 10 K yada 15 K yarışında
, parkuru bitiş noktalarına tam
teşekküllü bir atlet olarak sakanıp son metrelerde - çaktımadan – ortaya çıkıp
resmi yarışta finişi en önde
geçmesi yani kazanması ve ödül törenine çıkması , kupa ve madalyaları alması ve
bunun ancak bir gün sonra gazete
haberlerinde görünmesi üzerine anlaşılması da
o eski yıllardan tatlı ama organizasyon için hatıranması istenmeyecek
anlardan biridir . O zamanlar henüz çip teknolojisi yoktu .
Devam eden yıllarla beraber koşma
tutkumuz 21 YY’a da bizimle beraber
geçti , uzun süre koşularımı Üsküdar Burhan Felek Atletizim pistinde – Evime yakındı ve 3-4 yıl önce yeniden yapılmak için yıkılıp
ne yazık ki halen bir türlü
tamamlanamayan - sürdürdüm . Bu arada resmi birçok koşuya katıldım
. Bunların en ilginçleri patika ve orman koşuları ve de özel bir parkurda hafif komndoı eğitimi
engelleri de olan Urban Atlet yarışlarıydı .
Uğur Mumcu anınsına koşulan manalı koşularıda unutmamak gerek .
Bu tür koşularda kişisel olarak
bana en çok haz veren konu , birçok kişi ile aynı anda koşma duygusu ,
motivasyonu ve de kendi kendimle yarışma
olgusudur . Hiç bir başkası ile
yarışmadım . Hep sağlıkla bitirmeye odaklandım ve de şu ana kadar her koştuğum
koşuyu zorda olsa mutlaka bitirdim .
Ve koşmanın yepyeni manası “ İyilik
Peşinde Koşmak , Yardım Amaçlı Koşmak
“
Sonra birgün bir grup adamın
koşulara mana katıp, koşuyu bir yardım amacı eklemesi ve gönüllü destek
toplaması şeklinde evirmesi ile olay bambaşka hale geldi . Dünyanın çok büyük
Maratonlarında ve bu sporu kültür olarak benimsemiş yerlerinde görünen
örnekleri gibi “ADIM ADIM” organizasyonu ilk olarak Antalya Maratonu ,
sonrasında da İstanbul Maratonlarında olmak üzere bu olguyu iyice geliştirdiler
. Bu sayede birçok STK hem koşucular sayesinde yardım topladı , hem de tanındı ve bilindi . Faliyetleri genç yaşlı birçok insan
tarafından öğrenildi , maddi ve manevi destek buldu . Bu gönüllü oluşuma daha
sonraki yıllarda ülkenin en büyük kurumsal
firmalar da destek verdi . İşte ben
de son yıllardaki İstanbul Maratonu
koşularıma çalışmakta olduğum kurumumun maddi ve manevi desteği ile “Adım Adım” organizasyonu ortaklığında katıldım ve de
destek de topladım . Geçtiğimi
yıllarda Türkiye Omirlik Felçlileri
Derneği ( TOFD) , bu yılda Türkiye’nin
çeşitli noktalarında imkanları kısıtlı
gençlerin enerjilerini toplumsal faydaya dönüştürmeyi amaçlayan Toplum
Gönüllüleri Vakfı (TOG ) yararına koşuya katıldım ve başarı ile tamamladım . Ek bir bilgi olarak ekleyelim , bu yıl ki
koşuya on bin ( Sayı ile 10.000 ) Adım Adım gönüllümkoşucusu
katıldığı iletilmiştir .
Bu yılkı koşu amacımı kampanya sayfamda aşağıdaki paragrafta ki gibi
özetlemiştim tekrar etmekte yarar
görüyorum . Çünkü öncelikle başta bu
koşu üzerinden kampanyama maddi olarak da destek veren dostlar sonsuz bir teşekkür hem de
bu konuya meraklı yeni insanlara motivasyon ve destek olmak için ...
Neden Koşuyorum ?
“ Koşmayı anlamladırmaya karkarsak gereçekten uzun bir yazı çıkabilir .,
Kısaca ,sporların atası olması , adını aldığı Maraton gibi kadim bir efsaneye dayanması , canlılar için koşmanın temel
yaşamsal bir değerinin ve anlamının olması ( yakalma ya da kaçmak gibi ) , tüm
bunların dışında modern yaşamda , insanın kah kocaman bir şehirde kalabalıklar
içinde , kah bir ormanda tek başına koşarken bile kendi kendiyle kalabilme
yetisi , ayrıca size verdiği iyi his, sağlıklı olma duygusu , başardım deme
motivasyonu ... Kısacası bitmez . Bir de tüm bunların yanında koşunuzun "
BİR İYİLİK" e aracılık etmesi de eklenirse işte bu tarifsiz bir hazza ve
de motivasyona dönüşür . Kampanyanıza destek olan dostlarınızı da sırtınıza
alıp , hep beraber koşacak gücü bile bulursunuz kendinizde . Ve hep birlikte
koşarsınız destek olacağınız organaizsyona doğru . Ben de işte böyle koşacağım
.
Destekleriniz için sonsuz teşekkürler “
Ve bir koşu maceramız böyle sonlandı .
Son
Sağlık şartları müsait olan her
birinizi bu güzel ve anlamlı spora davet ediyorum . Ben bir şehir ve sokak koşucusuyum , kimbilir
birgün sizinle de bir sahil şeridinde ,
bir koşu parkurunda ya da “ İyilik
Peşinde “ bir koşuda karşılaşırıız
Geçici Not : Bu kampanyaya
desteklerinizi 25 Kasım 2018 tarihine kadar devam edebilirsiniz .
Kampanya sayfama buadan ulaşabilirsiniz
:
Bağış linki:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder